Tarihin ve Doğanın Buluştuğu Nokta: Gölyazı

Buradanara Paylaşımları

Gölyazı, Bursa’nın en zengin antik yerleşim yerlerinden biridir. Derin bir yarımadanın üzerinde kurulan Gölyazının tarihi M.Ö. 6. yüzyıla dek uzanır. Yazılı kaynaklardan edinilen bilgilere göre; Gölyazının antik adı, bugün Orhaneli Çayı (Kocaçay) dediğimiz antik Ryndacus ırmağından kaynaklanan “Apollonia ad Rhyndacum”dur. Apollonia eski çağların ışık tanrısı idi. Antik çağlarda Anadolu’da kurulmuş “Apollonia” adlı dokuz kent olduğu bilinir. Bu adın diğer kentlerden ayrılabilmesi, için Apolyont (Uluabat) gölünü besleyen Aizonai (Çavdarhisar) çevresinden çıkan Rhyndacus denilen ırmağa atfen konduğu kaynaklarda belirtilir.

Roma çağında gelişen Gölyazı, Bizans döneminde daha çok dinsel içerikli eserler kazanmıştır. Bugüne dek sürekli arkeolojik kazılar gerçekleştirilmeyen bölgeyle ilgili bazı bilgiler burada bulunan sikkelerin incelenmesi ile elde edilmiştir.

Bölgede, M.Ö. 1. yüzyılda Apollonia’da kerevit kabartmalı sikkeler darp ediliyordu. Bölgede bol miktarda Bizans imparatorluk sikkeleri de bulunmuştur. 1303 Dimboz zaferinden sonra Kite (Ürünlü) Tekfuru’nun topraklarını alan Osman Gazi, Gölyazı Bölgesini de Türklere açmıştır.

Hem bölgede, hem de Uluabat Gölü üzerindeki adalardan Alyos ve Manastır adalarında Bizans döneminden kalma ören yerleri vardır. Halk arasında “Deliktaş” olarak anılan ve su kemeri olduğu tahmin edilen bir yapı ile “Taş Kapı” diye adlandırılan antik kale kalıntılarının yanısıra, Kız Adası’nda bulunan Apollon Tapınağı’nın kalıntıları, antik tiyatro kalıntıları, yarımadanın çevresinde kalıntılarına rastlanan surlar, 19. yüzyılda burada yaşayan Rum azınlık tarafından yaptırılan Hagios Georgios Kilisesi ve Manastır Adası’nda kalıntıları bulunan Hagios Konstantinos Manastırı Kilisesi bölgenin en ilgi çekici tarihi kalıntılarıdır.

Gölyazı, Apollonia Ad Rhyndacum adlı antik Yunan kentinin üzerine kurulmuş bir yerleşimdir. Bu kentin nekropol kalıntıları karaya yakın kısımdaki Zambak Tepe adlı tepenin üzerindedir, antik kentin sivil yerleşimi ise kışın ada haline gelen tepenin üzerindedir; üzerine modern Gölyazı kurulmuştur.

Herhangi bir kalıntı olmasa da, antik dönemde de adanın bir köprü ile karaya bağlandığı düşünülür. Ayrıca yerleşimin kuzeybatsınıda kıyıdan 1 km. kadar açıktaki Kız Adası üzerinde antik kentin koruyucu Tanrısı kabul edilen Apollon’a adanmış bir tapınağın kalıntıları vardır. Apollania ad Rhyndacum, Bizans döneminde önce Bitinya Piskoposluğu’na bağlı kalmış, daha sonra Nicomedia ve kısa bir süre de Kios piskoposluklarına bağlanmıştır. Bu dönemde kentte dini yapılar inşa edilmiştir.

Osmanlılar kentin önlerine ilk kez 1302 yılında Bafeus (Koyunhisar) Savaşı’ndan sonra, bu kaleye sığınan Kite Tekfuru’nu kovalamaları sonucu gelmişler; ancak bu kuşatma sırasında kaçak tekfurun teslim edilmesi dolayısıyla anlaşmaya vararak geri çekilmişlerdi. Kent, daha sonra ilk Osmanlı denizcilerinden Kara Ali tarafından fethedildi.

Osmanlı yönetiminde Hristiyan ve Müslüman Osmanlı yurttaşlarının bir arada yaşadığı ancak Hristiyan nüfusun ağırlıkta olduğu bir kent olarak varlığını sürdürdü. Beldenin Müslüman halkı Manavlardan oluşmaktaydı.

Halk, balıkçılık, ipek böcekçiliği ve ticaret ile uğraşmaktaydı. Kereste, mısır, buğday gibi ürünler göldeki yelkenlilerle Susurluk Çayı’na oradan Marmara Denizi’ne ulaştırılmaktaydı. Gölyazı, ana yoldan içeride olması sayesinde I. Dünya Savaşı sırasında yakılıp yıkılmadı. Cumhuriyet döneminde Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi sonucu Yunanistan’a göç eden Rum halk, Kesriye Gölü’ne doğru uzanan küçük bir çıkıntının üzerinde bulunan Kesriye kasabasına yerleştirildi[,

Rum ailelerin boşalan evlerine Selanik’ten göç eden aileler yerleştirildi. “Apolyont” adı, Cumhuriyet sonrası “Gölyazı” olarak değiştirildi. 12 Temmuz 1992 tarihinde belediye statüsü alarak beldeye dönüştü. 2009 yılında belediye örgütü kapatıldı. Gölyazı, Merkez ve Bayır mahalleleri ile birlikte Nilüfer Belediyesi’nin bir mahallesi oldu.

Tarihi kalıntılar Başlıca tarihi kalıntılar, halk arasında “Deliktaş” olarak anılan ve su kemeri olduğu tahmin edilen bir yapı, “Taş Kapı” diye adlandırılan antik kale kalıntıları, karaya 1 km. uzaklıkta sığ bir adacık olan Kız Adası’nda bulunan Apollon Tapınağı’nın kalıntıları, Zambak Tepe yamacındaki antik tiyatro kalıntıları, doğal kayalardan kesilmiş lahit tekneleri ve kapakların bulunduğu nekropol alanı, 19. yüzyılda yörenin Rum halkı tarafından yaptırılan Hagios Georgios Kilisesi ve Manastır Adası’nda kalıntıları bulunan Hagios Konstantinos Manastırı Kilisesi’dir.

Örf ve Âdetler

Gölyazı, leyleklerle insanların iç içe yaşadığı bir yerleşim yeridir ve 2004 yılından bu yana çeşitli kamu ve sivil toplum kuruluşlarının desteklediği “Leylek Dostu Köyler Projesi” kapsamındaki leylek dostu köylerden birisidir. Köyde leylekler, elektrik direklerine yuva yapıp tellere çarparak ölmelerine engel olmak için kurulmuş yuva platformları üzerinde yuva kurmaktadır.

Gölyazı’da, kadın balıkçı geleneği yaşatılmaktadır. Marmara Bölgesinde kadın balıkçıların yer aldığı tek göl olan Uluabat Gölü’nde göldeki aktif balıkçıların yaklaşık %30 unu kadın balıkçılar oluşturmaktadır. Fiberden yapılmış motorlu ya da motorsuz teknelerle avlanmaya çıkan kadın balıkçılar av yasağı ve dini bayram dönemlerinde işlerine ara vermekte, bu dönemlerin dışında her gün göle çıkmaktadır.

Yakalanan balıklar Gölyazı’da her gün kurulan mezatta satılarak Bursa, Eskişehir, İstanbul, Konya, İzmir ve Eğirdir pazarlarına gönderilir.

Coğrafya

Gölyazı’nın alan büyüklüğü 615 hektardır. Bitkisi örtüsü çalılık, çayırlık, ağaçlıkların yanı sıra sazlık ve su bitkilerinden oluşur. (Metin alıntısı: https://tr.wikipedia.org/wiki/Gölyazı,_Nilüfer)

Araç çubuğuna atla