Antandros Balıkesirin, Edremit ilçesine bağlı Altınoluk Mahallesi’ne 2 km. uzaklıkta yer alan önemli bir Troas kentidir .Altınoluk beldesi yakınlarındaki mozaikleriyle ünlü antik şehir. Kaletaşı tepesinin batı yamaçlarından yer almaktadır.
Kent Pelasglar tarafından kurulmuştur. Adramytteion (Burhaniye-Ören) – Assos (Behramkale) yolu üzerinde askeri bakımdan stratejik bir konuma sahip olan kentin, MÖ 10’uncu yüzyılda kurulduğu düşünülmekle birlikte, çok yakınında bulunan Assos’un MÖ 2.bin yıllarına kadar inen tarihinden Antandros’ un da bu tarihlerde iskan görmüş olması mümkün görülmektedir.
Antik yazar Strabon, Leleg kavminin Bababurnu’ndan (Lekton) İda Dağı’na kadar olan bölgede yerleştiklerini belirtmektedir. Önce Thrakialı Mysialılar’ın yerleştiği bilinen bölge, MÖ 7’nci yüzyılda Limni üzerinden gelen Aioller tarafından iskan edilmiştir. Pelasgların da bu tarihlerde Antandros’a yerleştikleri antik kaynaklardan anlaşılmaktadır. Antandros’un bir Pelasg kenti olduğunu, tarihteki Batı Anadolu İsyanı’ndan (M.Ö. 499-494) sonra Pers Kralı Dareios’un komutanı Otoneis’in Antandros’u zapt ettiğini ve Kserkeses ordusunun Yunan seferine giderken kentin yanından geçtiğini Heredot’ tan öğrenmekteyiz.
Antandros adı Troia savaşı sırasında da geçer. Troia savaşına da katılan Aeneas, Troia yıkılınca Antandros’a yıkımdan kurtulan insanlarla gelir ve 20 gemi inşa edip denize açılır. Ayrıca Antandros kenti Strabon’un da belirttiği gibi bir süre kuzeyden gelen ve Barbar Konan’ın halkı olarak bilinen Kimmerler tarafından işgal edilmiştir.
Anadolu’da araştırmalar yapan Henri Kiepert kitabında Antandros’un akropolünün Altınoluk – Avcılar arasında Yarmataş olarak bilinen 215 rakımlı tepede bulunduğunu ve kentin doğuya doğru yayıldığını ifade etmektedir. Kentin nekrolpolü ise Yarmataş Tepesi’nin 2 kilometre daha batısında yer almaktadır. Nekropol alanı inşai faaliyetler sırasında ortaya çıkmış ve kurtarma kazıları yapılmıştır. Kazılarda, MÖ 7 ve 2’nci yüzyıllar arasında kullanıldığı anlaşılan nekropolde, arazinin eğiminden faydalanılarak üst üste iki ve üç kat olarak yerleştirilen lahit mezarların yanı sıra kremasyon (ölü yakma) ve direk toprağa gömü şeklinde bir çok gömü yapıldığı görülmüştür. Bu mezarlardan çıkarılan mezar hediyeleri, Balıkesir Müzesi ve Bursa Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Kaçak kazılar sonucu ortaya çıkan Roma Dönemi’ne ait bir taban mozaiği çevresinde yapılan sistemli kazılar sonucunda MS 1’nci yüzyıla tarihlenen ve duvarlarında fresk bulunan, taban döşemeleri mozaikli bir zengin evi bulunmuştur.
Kazılar sırasında Roma dönemine ait mozaiklerle bezenmiş bir villaya, kanalizasyon ağına ve pek çok lahite rastlanmıştır. Kent özellikle Kaz Dağından sağlanan keresteleri ihraç etmekteydi ve bu yolla zenginleşti. Kentte Afrodit kültü egemendir.
Araştırma kazıları
Antik kent’te yapılan en önemli akademik kazı çalışmaları 2000 yılında yüzey araştırmalarıyla başlamış, 2007 yılında ise Bakanlar kurulu kararı ile bilimsel kazılar antik yerleşimde devam etmektedir. 2001 yılından beri kazılmakta olan Yamaç Ev sektöründeki 2010 yılı çalışmalarının hedefini, kripto-portikoda bir önceki yılda kazısı bitirilememiş Kripto-portiko Batı Çalışması 4 açmasında tabana ulaşılması oluşturmuştur. 2010 yılındaki çalışmaların ana hedeflerinden bir diğeri de, Roma evinin bir üst terasındaki yapılanmanın anlaşılmasıdır. Bu hedef doğrultusunda bir üst terasta kazı çalışmalarına başlanmıştır. 2009 yılı kazısında ortaya çıkarılan ve kuzeye doğru 1,80 m. yükseklikte devam ettiği gözlenen kanalizasyon hattının, kuzey terasta devamını bulmak amacıyla, aynı yıl bir sondaj çalışması gerçekleştirilmişti. 2010 yılında ise 4 x 4 m. boyutlarındaki bu sondaj parça parça genişletilerek kanalizasyon hattı üzerindeki mimarî ortaya çıkarılmıştır. Kuzey Teras Doğu Açması olarak isimlendirilen çalışma alanı, 2,50 m. batıya, 4 m. doğuya doğru genişletilmiştir. Ortaya çıkarılan moloz taş duvar örgülü 4,30 x 2,50 m. ölçülerindeki mekânın içerisinde 30,60 m. seviyesine kadar derinleşilmiş; ancak herhangi bir taban döşemesiyle ve kapı açıklığıyla karşılaşılmamıştır. Mekânın bir alt terasta yer alan Roma evi ile ilişkisini anlamak ve aynı zamanda mekânın hemen batısından geçen kanalizasyon hattının üst yapısını ortaya çıkarmak amacıyla, açma güneye doğru 6 m. daha genişletilmiştir. Bu genişleme açmasında kripto-portiko duvarına kuzeyden dik olarak bağlanan bir duvar belirlenmiştir. Kuzeye doğru uzanan kanalizasyon hattının doğu sınırını oluşturan ve kanalı korumak amacıyla inşa edildiği düşünülen bu duvarın hemen batısında ise, genişlikleri yaklaşık 30 cm. olan ve batıya doğru alçalan beş basamaklı bir yapı ortaya çıkarılmıştır. 1,80 m. yükseklikteki kanalizasyon kanalının tam üzerine oturmakta olan bu basamaklı duvar, kanalizasyon hattının tahribata uğramasını engellemek amaçlı olmalıdır. 2009 yılında bu açmanın güneyindeki terasta yapılan kazı çalışmasında bulunmuş, kanalizasyon hattının hemen batısı boyunca devam eden ve Roma evinin temiz su ihtiyacını karşılayan künk hattının izine ise, bu basamaklı duvarların kuzey bitiminde rastlanmış ve künk sırasının, duvarın altından güneye doğru devam ettiği anlaşılmıştır. Kanalizasyon tünelinin tavanında 10 cm. çapında bir baca deliği bulunmuş, deliğin uygun bir taşla kapatıldığı anlaşılmıştır.
Nekropolis Sektörü
Antandros Nekropolis’inde 2017 ve 2018 yılı çalışmaları, daha önceki senelerde olduğu gibi mezarlık alanının kuzeydoğu, güneydoğu açmalarında eş zamanlı olarak yürütülmüş, 2017 kazı sezonunda 18, 2018 sezonunda da 8 olmak üzere toplam 26 mezar açılmıştır. Bu mezarların 8 adedini basit toprak inhumasyon, 4 adedini çatı kiremidi, 6 adedini pithos, 5 adedini urne, 2 adedini birincil kremasyon, 1 adedini de lahit mezar oluşturmuştur. Mezarların yanı sıra nekropolisin M.S. 1. Yüzyılda kullanım dışı kalmasının ardından mezarların üstü erozyonla kapanmış ve alan M.S. erken 4. yüzyılda kentin genişlemesi ile birlikte endüstri alanına dönüşmüştür. Özellikle nekropolisin içerisinden geçmekte olan yolun kuzey bölümünde önceki yıllarda bir şarap işliği belirlenirken, 2017 ve 2018 sezonlarında yolun güneyinde yoğunlaşılmıştır. Güney bölümde nekropolise yeni alanların kazandırılması ve ayrıca bu bölümde Geç Roma mimarisinin ortaya konması adına çalışmalar yürütülmüştür. Bu alanın en batısında açığa çıkarılan mekan 4 No.lu olup, 4,00×4,25 m. boyutlarındadır. Kuru duvar tekniği ile yapılan mekan içerisinde 3,60-3,30 m. seviyelerinde yoğun çatı kiremidi ele geçmiş olup, bunların in-situ olduğu görülmüştür. Çatı kiremitlerinin kaldırılmasının ardından mekanın tabanına ilişkin farklı bir malzeme tespit edilememiş, bu tabakanın altında herhangi bir in-situ malzemeye rastlanmamıştır. Ancak 3,30- 3,10 m. seviyeleri arasında dağınık olarak 158 adet korozyonlu sikke ve çoğunluğu Geç Roma Dönemine ait seramik parçaları ele geçirilmiştir. 3.03 m. seviyesine gelindiğinde artık sikkelerin neredeyse tamamen kesildiği ve ele geçirilen malzemenin niteliği değiştiği tespit edilmiştir. Bu seviyeden itibaren mekan içerisinde doğu-batı doğrultulu 2.70 m., kuzey-güney doğrultulu en geniş alanı 1.05 m. olan moloz taştan yapılmış bir mezar platformu ortaya çıkmaya başlamıştır. 524 No.lu mezar olarak isimlendirilen dikdörtgen platformun kuzeyi neredeyse tamamen tahrip edilmiş durumdadır ve dolgunun üzerinden Roma Dönemine ait sikkelerin ele geçirilmesi, Roma Dönemindeki inşa faaliyetleri sırasında bazı mezarların, hatta 524 No.lu mezar dolgusunun kuzeydoğu bölümünün de tahrip edildiğini ortaya koymuştur. Platformun kaldırılmasının ardından inhumasyon basit toprak gömü bir birey ile karşılaşılmıştır. Baş doğuya gelecek şekilde sırtüstü yatar pozisyondaki bireyin, iki dizi de hafif kıvrılmış, iki yandaki kollar da dirsekten bükülmüş, ellerin pelvisin altına doğru gittiği görülmektedir. Kemikleri oldukça iyi korunmuş birey ait herhangi bir mezar hediyesi saptanamamıştır.
Kaynak: