Önceki akşam Alkibiades’in kocasına gönderdiği pastayı ayakları altına alıp ezmesi öfkesini dindirmemişti belli ki. Sabah uyandığında kaldığı yerden devam ediyordu söylenmeye. Kocasının, politik arenanın bu yakışıklı genci ile olan dostluğundan hiç hoşlanmıyordu. Sokrates, karısının akşamdan kalma dırdırına adeta kulaklarını tıkayarak umarsız bir tavırla evinin bahçesine çıkıp mutfak camının altındaki sedire oturdu ve derin bir nefesle sabır çekerek kendini neşeli şarkılar söyleyen kuş cıvıltılarına bıraktı. O sırada içeride kıyamet kopmaya devam ediyordu çünkü Ksantippi, kocasının bu umursamaz tavırlarından ötürü iyice çılgına dönmüştü ve bir kase suyu kaptığı gibi dışarıda oturan Sokrates’in başına döktü hışımla…
Neye uğradığını şaşıran ama öfke nedir çok bilmeyen Sokrates, derin bir nefes çektikten sonra “Bu kadar gök gürültüsünden sonra bu yağmuru bekliyordum” diye söylenerek o sabah vereceği dersler için akademiye gitmek üzere yola koyuldu.