Kuzey Irak’ta kayalara oyulmuş Asur Kabartmaları gün yüzüne çıktı
Kuzey Irak’ta ünlü Faida Rölyeflerinin bulunduğu alanda İtalyan ve Kürt arkeolgoların katıldığı arkeoloji kazıları sürüyor. Kral II. Sargon’un saltanat yıllarına tarihlenen ve sarayların dışında nadiren bulunan antik kabartmalar, tanrı Aşur ve eşi Mullissu başta üzere Asur tanrılarının aslanlar, ejderhalar ve diğer hayvanlar üzerinde durduğu bir törensel geçidi tasvir ediyor.
MÖ 8. yüzyılda, Asur Kralı II. Sargon, bugünkü Orta Doğu’nun çoğunu içeren ve komşuları arasındaki korku yaratan zengin ve güçlü bir imparatorluğa hükmetti.
Kuzey Irak’ta onun dönemine tarihlenen ve bugün Irak Kürdistanı sınırları içinde kalan Faida Rölyefleri 1973’te keşfedildi. Ancak savaşlar ve sıcak çatışmalar nedeniyle alandaki arkeoloji çalışmaları sürekli sekteye uğradı.
Geçtiğimiz yıllarda Kuzey Irak’ta çalışan İtalyan arkeologlar, ana kayaya kazılmış sofistike kanal sistemini süsleyen on taş kabartmayı ortaya çıkardılar. Tipik olarak sadece kraliyet saraylarında bulunan bu güzel hazırlanmış oymalar, askeri gücü ile iyi bilinen bir liderin desteklediği etkileyici kamu eserlerine ışık tutuyor.
Arkeolog Daniele Morandi Bonacossi, “Asur kaya kabartmaları oldukça nadir bulunan anıtlardır.” diyor.
Bir istisna dışında, 1845’ten beri orijinal konumlarında böyle bir panel bulunamamıştı. Ve daha fazla kabartmanın ve belki de anıtsal çivi yazısı yazıtların hala kanalı dolduran toprak döküntüsünün altında gömülü olması muhtemel.
Türkiye sınırına yakın olan Faida kasabası yakınlarındaki alan, iç savaş ve çatışmalar nedeniyle yarım asırdır araştırmacılara büyük ölçüde kapatıldı. 1973’te araştırmacılar üç taş paneli ortaya çıkarttı ancak Bağdat’taki Kürtler ve Baas rejimi arasındaki gerilimler daha fazla çalışmayı engelledi. Morandi Bonacossi liderliğindeki bir araştırma 2012’de geri döndü ve altı kabartma daha buldu. Daha sonra IŞİD’in istilası yine araştırma çabalarını durdurdu; İŞİD ile Kürt güçleri arasındaki savaş hattı, IŞİD 2017’de yenilgiye uğratılıncaya kadar devam etti.
Geçtiğimiz sonbaharda, Irak Kürdistanı’nın Dohuk antikalar bölümünden Hasan Ahmed Qasim ve Morandi Bonacossi, altı kilometre uzunluğundaki kanalın kıyısında bulunan toplam on kabartmayı katalogladılar. Arkeologlara göre burada tasvir edilen sahneler benzersiz.
Paneller, bir ejderha ve boynuzlu aslana binen tanrı Aşur ve aslan destekli bir tahtta oturan eşi Mullissu da dahil olmak üzere, Asur tanrılarının törenini gözlemleyen bir kralı betimliyor. Arkeologlar bu kralın II. Sargon olduğuna inanıyor.
Diğer figürler arasında aşk ve savaş tanrıçası İştar, güneş tanrısı Shamash ve bilgelik tanrısı Nabu var. Arkeologlar bu tür tasvirlerin yoldan geçenlere, doğurganlığın ilahi ve dünyevi güçten geldiğini vurguladığından şüpheleniyor.
Bölgedeki antik su sistemlerini inceleyen arkeolog Jason Ur, “Kabartmalar, kraliyet iktidarının ve ilahi meşruiyetinin siyasi anlamlı sahnelerinin sıradan olabileceğini gösteriyor.” diyor.
Keşif, bu sanat eserlerinin sadece imparatorluk saraylarında değil, çiftçilerin tarlaları için kanallardan su çıkardıkları yerlerde bile olduğunu gösteriyor.
Bu kanal, yakındaki tepelere yayılmış diğer kaynaklardan besleniyordu. Kanalın dışındaki dallar, arpa, buğday ve diğer ürünler için geniş sulama imkanı sağlıyordu. Tarlalar, o dönemde dünyanın en büyük şehirlerinden biri olan Ninova’nın 100.000 veya daha fazla sakininin beslenmesine yardımcı oluyordu. Bu büyük metropolün kalıntıları, günümüz Musul kentinden Dicle Nehri boyunca 96 km güneyde uzanıyordu.
II. Sargon, MÖ 911’den MÖ 609’da yıkılıncaya kadar bölgeye hakim olan Yeni Asur İmparatorluğu olarak adlandırılan imparatorluğu yönetti. Demir silah kullanan ilk ordu olan Asurlular, düşmanlarını yenmek için ileri askeri teknikler geliştirdiler.
Sargon, MÖ 721’de tahtı ele geçirdiğinde, hemen isyancı kuzey İsrail krallığını fethetti ve zorla binlerce esirin yerini değiştirdi. Sargon’un askeri zaferleri Anadolu ve batı İran platosunda devam etti. Ninova dışında, “Sargon’un kalesi” anlamına gelen Dur Sharrukin’de yeni bir başkent inşa etti. Ancak askeri olmayan icraatlerinden başka pek az şey biliniyor.
Arkeologlar, Faida Rölyeflerinin Asur göllerinin yakınındaki toprakları iyileştirmek için kapsamlı kraliyet desteğine işaret ettiğini söylüyor.
Sargon’un oğlu Sennacherib bu ağı genişletti ve dünyanın en eski su kemeri olabilecek şeyi inşa etti, Ninova yakınlarında nehrin üzerinden geçen bu yapı, taştan ve su geçirmez dolgu malzemesi ile inşa edilmişti. Üzerine ise şöyle yazdırmıştı: “Dik yamaçlı vadiler üzerinde beyaz kalker bloklardan oluşan bir su kemeri yaptım; O suların üzerinden akmasını sağladım.”
Oxford Üniversitesi’nden arkeolog Stephanie Dalley, şehre pompalanan bol sudan yararlanmak için efsanevi Babil’in Asma Asma Bahçelerinin aslında Ninova’da inşa edilmiş olabileceğini savunuyor. Bu tez tartışmalı olmasına rağmen, Ur ve diğer araştırmacılar, akademisyenlerin Asur’un savaş alanındaki teknolojik uzmanlığını hafife aldıklarını söylüyorlar.
Bölgede yapılan araştırmalarda, taş panellerin her detayını ve bağlamlarını kaydetmek için lazer tarama ve dijital fotogrametri gibi ileri teknolojiler kullanıldı.
Bir drone, araştırmacıların tüm kanal ağını haritalamasına izin verecek yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafları sağladı.
Ancak Sargon’un himayesindeki değerli kalıntılar vandalizm, yasadışı kazılar ve yakındaki köyün genişlemesi nedeniyle büyük tehdit altında.
Rölyeflerden biri, geçtiğimiz Mayıs ayında bir yağmacı tarafından hasar gördü. Bir çiftçi, ahırını genişlettiğinde başka bir panele zarar verdi. Ve 2018’de modern bir su kemeri, antik kanalın ortasından geçti.
Araştırmanın nihai hedefi, diğer kaya kabartmalarını da içeren bir arkeolojik park oluşturmak ve Romalıların gelmesinden beş asır önce Asur hükümdarları tarafından inşa edilen tüm hidrolik sistem için UNESCO Dünya Miras Alanı korumasını kazanmak.
Kaynak: Udine Üniversitesi ve Natioal Geography / Çeviri: Arkeofili
Fotoğraflar: Alberto Savioli, LoNAP